1 Aralık 2016 Perşembe

Botoks uygulamaları hakkında merak edilenler

Botoks nedir?
Clostridium Botulinum" adlı bakteri toksininden elde edilen bir ilaçtır.
Botoks uygulamaları yaklaşık 20 yıldır tıbbi olarak kullanılmakta ve enjekte edildiği bölgedeki kasların belirli süre gevşemesini sağlamaktadır. Medikal estetik alanında
mimik kullanımına bağlı gelişen çizgilerin (alın-kaş arası-göz çevresi vb.) giderilmesi için uygulanan botoks enjeksiyonu; şaşılık-migren-diş sıkma-aşırı terleme gibi rahatsızlıkların tedavisinde de yaygın olarak kullanılmaktadır.

Botoks uygulamaları güvenli midir?
Botoks tedavisi; FDA onaylı,soğuk zincir koşulları sağlanarak muhafaza edilen ürünler ile işin uzmanı hekimler tarafından uygulandığında son derece güvenlidir.

Botoks etki süresi ne kadardır?
Botoks etkisi ilk uygulamada yaklaşık 6 ay sürmektedir. Uygulama bölgesindeki kas kitlesinin büyüklüğü, mimik çizgileri ve kırışıklıkların derinliği etki süresini ve kullanılacak dozu etkileyen faktörlerdir. Tekrarlayan uygulamalarda kümülatif etki ile bu süre 8-10 aya kadar uzayabilmektedir.

Botoks uygulaması ağrılı bir işlem midir?
Botoks enjeksiyonu öncesinde uygulanacak bölge topikal anestezi (deri üzerinden uygulanan uyuşturma etkisi olan) kremleriyle uyuşturulmakta,kişi işlem esnasında herhangi bir acı ya da ağrı hissetmemektedir.

Uygulamadan sonra nelere dikkat edilmelidir?
Uygulama sonrası kişi 4 saat kadar öne doğru eğilmemelidir. Botoks yapılan bölgelere masaj yapılmamalı ve sıcak su ile yıkanmamalıdır.

Botoks tedavisinin sonuçları ne zaman görülür?
İşlem gerçekleştirildikten 3 gün sonra etkisi başlar, 7-10 günde işlem sonucu gözlemlenir. Uygulama yapılan kişi bir hafta-10 gün sonra kontrole çağrılarak yetersiz kalan ya da asimetrik bölgeler var ise revizyonu yapılır.

Estetik amaçlı Botoks uygulama sonrası doğal ifade kaybolur mu?
Başvuranlarımız tarafından sıkça yöneltilen sorulardan biri olan “ ifade” değişikliği konusuna gelince ;işlem işin uzmanı ehil ellerde doğru bölgelere doğru dozlarda uygulandığında ifade bozulmaz,mimik kullanımı olmadan direkt bakışta gözle görülür çizgiler (alın-kaş arası-kaz ayakları vb.) yok olur,yüz net ve aydınlık bir görünüm kazanır.

Yan etkileri var mıdır?
Botox enjeksiyonlarının yan etkisi yok denecek kadar az ve geçicidir. İşlem sonrası hafif bir baş ağrısı, cilt üzerinde birkaç günde iyileşen ve makyajla kapatılabilen kızarıklık,morarma (ekimoz) oluşabilir.
Botoks kimlere uygulanmaz?
Hamile olan veya bebek emziren kadınlara, nöromüsküler (kas ) rahatsızlıkları veya kanama problemleri olanlara, tedavi yapılması istenilen bölgede deri hastalıkları olanlara uygulama yapılmaz.

Dr.Pelin Taşkıran /Medikal Estetik Hekimi


10 Kasım 2016 Perşembe

PRP Tedavisi Nedir?

Trombosit (Pıhtılaşma hücresi) yönünden zenginleştirilmiş büyüme faktörleri içeren kan plazması ile tedavi anlamına gelen, kişiden alınan belli miktar (10-20 cc) kanın özel bir tüp ile santrifüjü sonrası bileşenlerine ayrıştırılması ve elde edilen plazmanın kişiye mezoterapi enjeksiyonu (ince uçlu iğneler ile deri altına) yoluyla verilmesi işlemidir.
PRP tedavisinin temelini oluşturan “trombositler” insan vücudundaki hasarlı dokuların onarımını sağlayan, iyileştirme faktörlerini yapısında barındıran kan hücreleridir. Dokularda meydana gelen hasar oluşumunda trombositler o bölgeye hücumederek onarım sürecini başlatır. PRP uygulamalarının amacı; bu hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek trombosit ve büyüme faktörlerini çok daha yoğun uygulayarak, onarımı hızlandırmaktır.

PRP'nin tedavi bölgesine uygulanması ile birlikte ilk haftalardan itibaren farkedilir değişim gözlemlenir. PRP tedavisi medikal estetik ve cilt yenilemede uygulanan lazer-radyofrekans-mezoterapi-dolgu-botoks vb diğer tedavi yöntemleri ile kombine edildiğinde cildin nem tutma kapasitesini arttırmakta,kollajen ve elastin sentezini arttırarak onarım ve yeniden yapılanmayı desteklemektedir.
Yıllar içinde yaşlanma ile meydana gelen kırışıklık,kollajen kaybı,sarkmalar gibi cilt kusurları PRP tedavisi ile onarılabilmektedir. Yüz, boyun, dekolte bölgesi, el üstü,saçlı deri gibi pekçok bölgede tedavi etkinliği olan PRP cildin esneklik ve parlaklığını geri kazandırmasının yanısıra mezoterapi (vitamin enjeksiyonları) ile birlikte kombine edilerek uygulanan protokollerde saç dökülmesi ve saç kayıplarını önlemede mucizler yaratmaktadır.
PRP işleminden önce uygulanacak bölgeye lokal anestezi(krem) uygulanmaktadır ve kişinin kendi trombosit hücrelerinden yararlanılan bu uygulama için kişiden bir miktar kan örneği alınmaktadır. Seans sayısı ve tedavi aralıkları uygulayıcı hekim tarafından hastanın problemine göre belirlenmektedir. Genel bilgi olarak 3-4 hafta arayla 3-4 seans uygulama yeterli görülmekte,sonrasında 6 ay-yılda birkez tekrarı önerilmektedir.

PRP tedavisinde hastanın kendi kanından ayrıştırılan bileşenler uygulandığından bir yan etkisi yoktur. Tedaviden sonra hasta günlük yaşantısına devam edebilir. Cildin hassasiyetine göre uygulama sonrası geçici olarak bir miktar ödem, morluk ve kızarıklık gözlemlenebilir.
Kan sulandırıcı tedavi kullananlarda , kanser öyküsü olanlara, kan hastalığı olanlara, uygulanacak bölgede infeksiyon ve iltihap olanlara uygulama yapılmaz.
 PRP işleminden sonra aynı gün uygulama bölgesi sıcak su ile yıkanmamalı,güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır.

Dr.Pelin Taşkıran
Medikal Estetik Hekimi

5 Kasım 2016 Cumartesi

BİR JAPON YEŞİL ÇAYI : MATCHA



Matcha yeşil çayı son zamanların merak edilen besinlerinden birisi. Oysaki binlerce yıllardan beri Orta Asya ülkelerinde meditasyon öncesi bedensel ve zihinsel arınmaya yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktadır. Matcha çayını diğer çaylardan ayıran özellik ise üretim sürecinde güneş ışığıyla temasından kaçınılıyor. Böylece kateşin içeriği tüm çaylar içerisinde oldukça fazla miktardadır. Aynı zamanda içeriğindeki antioksidan, klorofil, vitaminler ve mineraller ile sağlığımızı olumlu yönde etkilemektedir. Peki, bu besinin faydalarını öğrenmeye hazır mısın?
  • Matcha çayı içeriğinde bulunan 'kateşin'ler sayesinde kanseri önleyici, yaşlanma belirtilerini azaltıcı etkileriyle vücutta antioksidan özellik göstermektedir.

  • Matcha tüm çaylar içerisinde en çok L-Theanine miktarına sahip olan çaydır. Bu içeriği sayesinde anksiyeteyi azaltmakta ve zihinsel performansı arttırmaktadır.

  • Çalışmalara göre Matcha çayı hem kafein hem de yüksek EGCG ( epigallokateşin-galat ) içeriği ile metabolizmayı hızlandırmakta ! Bu da sağlıklı bir diyet ile tüketildiği zaman kilo vermeye yardımcı olabileceğinin önünü açabilir.

Dolayısıyla, artık Matcha çayının faydalarını biliyoruz! Matcha çayını, beslenme programında çeşitlendirerek kullanmanın 3 yolunu hazırsan, açıklıyorum :)

1- Smoothie'lere ekle :

Malzemeler: ( 1 Porsiyon )
  • 1 su bardağı yarım yağlı süt
  • 1 su bardağı taze doğranmış ıspanak
  • 1 orta boy yeşil elma
  • 3-4 adet taze nane yaprağı
  • 1 çay kaşığı matcha tozu
Hazırlanışı:
Tüm malzemeyi pürüzsüz oluncaya kadar blenderize edin. Afiyet olsun.

2- Bir sıcak Matcha Latte :

Malzemeler: ( 1 Porsiyon )

1 /2 su bardağı kaynatıp biraz beklemiş su
½ su bardağı yarım yağlı süt
1 tatlı kaşığı matcha tozu
1 tatlı kaşığı bal

Hazırlanışı :
French press içine Matcha tozunu ve suyu alıp karıştırdıktan sonra Matcha çayının demlenmesi için yaklaşık 5 dakika bekletin. Matcha çayı demlendikten sonra süt ve balı ekleyin. Afiyet olsun.

3- Yulaf ezmesinin içine katın :

Malzemeler: ( 1 Porsiyon )
1 su bardağı yarım yağlı süt
3 yemek kaşığı yulaf ezmesi
½ küçük boy muz
¼ fincan dondurulmuş yaban mersini
1 çay kaşığı matcha tozu

Hazırlanışı:
Süt ve yulafı orta ateşte hafif pişirin ve soğumaya bırakın. Daha sonra 1 kase tüm malzemeyi karıştırın. Afiyet olsun.

Dikkat !

  • Matcha çayının içerisindeki kateşinlerden maksimum yararlanım için suyun sıcaklığı 60-70 santigrat derecelerde olmalı ve çayla birlikte deminin de tüketimi önemlidir.
  • Kansızlık, mide ve böbrek problemleri olan kişilerin, hamile ve emziklilerin Matcha çayını tüketmemesi ve herhangi bir ilaç kullanan kişilerin de bir uzmana danışmadan tüketmemesi gerekmektedir.

Diyetisyen Selvi Akman

3 Ekim 2016 Pazartesi

CİLDİNİZE SAĞLIK GETİREN 6 BESİN



Herkes sağlıklı ve daha genç cildi olsun ister ancak hormonal değişiklikler, hastalıklarla dolu stresli dönemler ve yaşam tarzı gibi faktörler cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir. Daha güçlü ve sağlık bir cilt gerçekleştirmek için beslenmenizi gözden geçirip doğru besinleri tüketmelisiniz. Hücre dokusunu güçlendirecek besinlerin yanında cildin elastikiyeti ve kollajen tabakasını koruyan yöntemlerle ( http://otasaglikguzellik.blogspot.com.tr/2016/08/sonbahara-puruzsuz-bir-ciltle-girmeye_31.html ) cildinizi sağlıklı bir görünüme kavuşturabilirsiniz.
Antioksidan, vitamin ve mineral deposu olan besinleri tüketerek, kuru ve kırışıklarla dolu bir cilde meydan okuyun!

1- SOMON

Omega-3 yağ asidi değeri en kaliteli balıklardan olan somon, ciltteki elastikiyeti artırıyor. Aynı zamanda içerdiği protein sayesinde hücrelerinizi yenileyerek daha pürüzsüz bir cilde sahip olmanızı sağlar. Omega-3 yağ asidi ve bakırdan zengin olan ceviz de cildin elastikiyetini artırarak yaşlanmayı geciktirir.

2- MÜRDÜM ERİĞİ

Yüksek antioksidan içeriği ile kan damarlarının iç çeperlerini güçlü tutup cildinizin daha sağlıklı görünmesini sağlar. Müthiş bir anti-ageing besini olan mürdüm eriği, güneşten gelen ultraviyole ışınlara karşı cildi koruyarak, cildinizin daha genç görünmesine yardım eder. Mürdüm eriği gibi çilek, kırmızı üzüm, yaban mersini, böğürtlen de antioksidan içeriği güçlü meyvelerdir.

3- AVOKADO

Salatanın üzerine ekleyeceğiniz birkaç dilim avokado, C ve E vitamini deposu. Cildin elastikiyeti ve kollajen tabakanın korunmasında yarar sağlar ve ciltteki lekelerin yok olmasına yardımcı olur.

4- YUMURTA

Protein oranı ve içerdiği vitaminler, mineraller sayesinde yumurta, hücrelerin canlı kalması ve düzenli olarak yenilenmesi için gerekli ortamı yaratıyor.

5-YEŞİL ÇAY

Zengin antioksidan içeriği ile cildin hızlı yaşlanmasında neden olan serbest radikallere karşı vücudu korur. Yeşil çay gibi beyaz çay da antioksidan açısından zengindir. Çay tüketiminin yanında hem cildiniz hem de genel sağlığınız için gerekli olan su tüketimini unutmayın!

6-HAVUÇ

Beta karoten içeriği ile cildinize ulaşan zararlı ultraviyole ışınları uzaklaştırır ve pürüzsüz bir cilde sahip olmanızı sağlar.


Sağlıklı bir cilt için sağlıklı beslenin :)

Diyetisyen Selvi Akman

30 Eylül 2016 Cuma

MEDİKAL ESTETİKTE FRAKSİYONEL LAZER UYGULAMALARI

Medikal estetik alanında farklı amaçlara yönelik kullanılan lazer tedavi yöntemleri arasında
“Fraksiyonel Lazer” in etkili ablasyon özelliği nedeniyle cilt yenilemede değeri ayrıdır. Fraksiyonel lazerler, tedavi edici etkisi yüksek yan etkisi düşük olmaları sebebiyle, en çok tercih edilen ameliyatsız cilt yenileme uygulamaları arasındadır.


Cilt yenilemede kullanılan fraksiyonel lazer, ciltte mikro düzeyde kolonlar açarlar (9*9 )
Termal hasar oluşan bölgeye canlı hücreler göç ederek buradaki onarım mekanizmasını uyarırlar ve cilt altında yeni kollajen üretimi başlar.Tedavi sonrası kollajen yapımı birinci-üçüncü aydan itibaren başlar. 


Fraksiyonel lazer;

  • Sivilce izi(derin-yüzeyel)
  • Yara izleri (skar-nedbe-keloid-fibrozis) 
  • Cilt lekeleri (keratoz-melasma-güneş lekesi)
  • Derin kırışıklıkları
  • Cilt sarkmaları (gıdı-kol altı vb)
  • Göz kapakları
  • Çatlak tedavisi
  • Genital bölge estetiğinde      



öncelikli tercih edilen tedavi yöntemlerdendir.

Erb-Yag Lazer uygulamaları kullanılan başlığa,dalga boyuna,derinlik ve spot size (alan nokta çapı) etki mekanizmaları farklılık gösterir. Ciltte kullanılan fraksiyonel uygulamalarında tedaviyi “seçici termal etki”, “yüzeysel” ,”orta derece ” “derin” “smooth mode” gibi  farklı gruplandırabiliriz.

Örneğin; Erb-Yag azer teknolojisi ile uygulanan “Light peel” kontrollü hasarlama (mozaik tarama) mekanizması ile ciltte yerleşik epidermal lekeleri yok ederek,kollajen ve epitel dokunun yenilenerek iyileşmesini,cildin bir hafta sonrasında pürüzsüz bir görünüme kavuşmasını sağlar.


Fraksiyonel lazer ciltte soyucu etki yapmaz. Işınlar fraksiyonel olarak çoklu nokta çapında ve hüzmeler halinde deriden geçerek derinde faydalı ısı hasarı yaratmaktadırlar. 
Güçlü olmasına karşın fraksiyonel özelliği sayesinde kimyasal peeling (soyma) ve Vermabrazyon işşlemlerine göre çok daha kontrollü ve kesin, uygulama sonrası iyileşme hızı çok yüksek ve iyileşme süresi kısadır.


Fraksiyonel lazer uygulama sonrası,  cilt altı kollajen dokularda kısalma meydana gelir. İlk
1 - 3 aylık süreçten itibaren cilt altında yeni kollajen oluşumu ve cilt altı bağ dokusunda yeniden düzenlenme(rejuvenasyon) meydana gelir.  Tedavi sonrası ,ciltte gerilme, cilt üzerindeki pürüzlerde, lekelerde ve izlerde yüksek düzeyde azalma,gözeneklerde daralma ile “cilt gençleşmesi” gerçekleşir . 


Seans uygulama aralıkları 1,5  -3 ay arasıdır. Leke ve cilt yenilemede 2-3 seans yeterli olmakla birlikte, derin akne skarları (sivilce izleri ) yara-keloid izlerinde tam tedavi sağlanması için 3-5 seans gerektiği olmaktadır.


Fraksiyonel lazer uygulama öncesinde hastalara lokal anestezik kremler uygulanır. Uygulama esnasında hafif yanma ve acı hissi oluşur. 3-7 gün içinde iyileşme süreci tamamlanır. İlk 3 gün cildin suyla teması ve direkt güneşe maruziyet istenmez. Kabuklanma ve gerginliği hafifletmek amacıyla işlemi uygulayan hekim tarafından önerilen nemlendirici ve doku iyileştirici kremler ile güneş koruyucu kullanılır.



  Dr.Pelin Taşkıran

  Medikal Estetik Hekimi

1 Eylül 2016 Perşembe

KURBAN BAYRAMINDA BESLENME


Akrabaların ve dostların bir araya geldiği bayram tatilleri birçok kişinin beslenme düzenini değiştiriyor. Değişen beslenme alışkanlıklarımız sonrasında geri dönüşümü zor olan hasarlara yol açabilir. Özellikle kurban bayramında et miktarının yanı sıra tatlı, şeker ve çikolata tüketimi sindirim ve boşaltım sisteminde önemli rahatsızlıklara sebep olabilir. Bu nedenle kalp damar hastalığı, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu olan kişiler bayramlarda yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeleri gerekiyor.

Peki, Kırmızı eti nasıl tüketmeliyiz?

Sağlıklı et tüketimi için veteriner kontrolü yapılan hayvanın etini tercih ediniz. Kurbanda kesilen hayvanın eti yeterince dinlendirilmeden tüketildiği için sindirimde zorluğa yol açar. Bu nedenle kurban eti en az 24 saat buzdolabında dinlendirildikten sonra tüketilmelidir. İlk gün kurban eti yerine bayram öncesi alınan yağsız veya az yağlı et tüketilmelidir.

Kırmızı eti nasıl saklamalıyız?

Etler çok çabuk bozulabilen riskli besinlerdir. Bu nedenle korunması ve saklanması sağlığınız açısından önemlidir. Etler küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşetine konulmalı ve buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Bu şekilde saklanan etler buzlukta -2 derecede birkaç hafta, derin dondurucuda ise -18 derecede uzun süre saklanabilir. Etler tüketileceği zaman oda ısısında açık bırakılacak şekilde değil, yine buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalıdır.

Kurban Bayramında Nasıl Beslenmeliyiz?

Güne hafif bir kahvaltı ile başlayınız.

Gün içinde kırmızı et tüketilebileceği için yumurta yerine az yağlı peynir tüketilmelidir. Kahvaltınızda mutlaka domates, salatalık, yeşil biber, maydanoz , dereotu, taze nane gibi besinleri tüketmeyi ihmal etmeyiniz. Tatlı tüketimi olarak bal, reçel yerine taze veya kuru meyve tercih ediniz.

Ara öğünleri atlamayınız.

Bir sonraki öğünde fazla miktarda yemeyi önlemek ve gün içerisinde kan şekeri dengesini sağlamak için sağlıklı ara öğünler yapınız. Böylece bayram ziyaretlerinde ikram edilen tatlı ve çikolata tüketimini kontrol edebilirsiniz. En iyi ara öğün seçenekleri olarak taze veya kuru meyve, az yağlı süt, yoğurt, kepekli grissini tüketiniz.

Kızartmalar yerine haşlama veya ızgara et tercih ediniz.

Bayramda tüketilen et miktarının yanı sıra pişirme yöntemlerine de dikkat ediniz. Etlerin pişirilmesinde haşlama veya ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, özellikle ızgara et pişirilmesinde et ile ateş arasındaki mesafe olacak şekilde etler pişirilmelidir. Etli sebze yemekleri kendi yağı ile pişirilmeli, ilave yağ eklenmemelidir.

Sebze ve meyve tüketmeyi unutmayınız.

Kurban bayramında fazla miktarda et ve şeker tüketilmesinden dolayı sebze ve meyve tüketimi ihmal edilmektedir. Özellikle akşam yemeğinde zeytinyağlı sebze yemeği veya salata ile birlikte yoğurt tüketiniz. Demirden zengin olan kırmızı et yanında C vitamini içeren sebze ve meyve ile birlikte tüketilirse demir emilimi artmaktadır.

Tatlı tüketimine dikkat ediniz.

Bayramlarda artan tatlı tüketimi ile birlikte sindirim sistemi problemleri ve kısa sürede hızlı kilo alımları olmaktadır. Bu nedenle tatlı tercihlerinizi sütlü, meyveli tatlılardan yana kullanınız. Şerbetli tatlı tüketiminde porsiyon küçültmeye gitmelisiniz.
Su içmeyi unutmayınız.

İkram edilen çay, kahve gibi içecekler suyun yerini tutmamaktadır. Günde en az 8-10 bardak su içilmelidir. Asitli, gazlı içeceklere hayır denilebilmelidir.

Yürüyüş yapmayı ihmal etmeyiniz.

Bayram boyunca metabolizmanın düzeli çalışması için günde en az 30 dakika yürüyüş yapınız.

Sağlıklı bayramlar :)

Diyetisyen Selvi Akman






31 Ağustos 2016 Çarşamba

SONBAHARA PÜRÜZSÜZ BİR CİLTLE GİRMEYE NE DERSİNİZ?

Güneşin zararlı ışınları,sigara,ilaçlar gibi çevresel stres faktörlerinin ya da yanlış kozmetik ürün kullanımının etkisiyle cildinizde oluşan lekelerin ve yaz aylarında nem kaybına bağlı gelişen kırışıklıkların gündeme geldiği sonbaharda, cildinizin temel sağlığına, doğal ışıltısına kavuşmasını sağlayacak lazer yenileme ve hydra-mezoterapi tedavi protokolleri ile pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz.


Yüzeyelleşen kılcallar, melanin pigmentinin aktivasyonu ve lokal birikimi ile oluşan lekelerin barındığı cildin epidermis (yüzeyel) tabakasını yenileyen, eş zamanlı kontrollü bir dermal (derin tabaka) yarar ile cildin yenilenmesini ve sıkılaşmasını sağlayan, kollajen ve elastin üretimini tetikleyen 4D rejuvenasyon tedavi protokolleri sayesinde yerleşik, derin ve koyu pigmentasyon lekelerinin, güneşin yarattığı yeni olumsuz (fotoaging) etkilerin ortadan kaldırılabilmesi klinik şartlarında mümkün olmaktadır.
Erb-Yag Lazer teknolojisi ile gerçekleştirilen “light peel” ve medium peel” uygulamaları cilt dokusunu yenilemek, Qswitched Nd-Yag teknolojisi kullanılarak uygulanan "Laser Skin Toning" tekniği cilt tonunu dengelemek, gençlik ve canlılık kazandırmak için kullanılan klinik medikal lazer tedavilerin temelini oluşturmaktadır.


Gelişen lazer teknolojileri sayesinde cildin yüzeyden derine tüm katmanlarına ulaşarak doku onarımını ve yeni bir cilt oluşumunu sağlamak mümkün olabilmektedir.
Kimyasal peelinglerin ve benzeri cilt bakım işlemlerinin ulaşamadığı derinliğe, güvenli ve kontrollü bir şekilde ulaşıp etki sağladığı için cildin ph dengesini bozmadan onararak hızlı ve başarılı sonuclar elde edilebilmektedir.
 Tedavi bölgesindeki ciltte gözle görülür iyileşme kısa sürede sağlanmakta,kombin tedavi protokolleri ile pigment ve vasküler lezyonlar, sivilce ve yara izlerinin görünümü hızla azalmaktadır .

Melasma,enflamasyona bağlı hiperpigmentasyon ve diğer pigment artışı ile oluşan cilt problemlerinde (Güneş  lekeleri,ilaçların yan etkisine bağlı lekeler,epilasyon sonrası oluşan lekeler) #Lightoceane içeren preperatlar ile mezoterapi uygulamaları tedavi protokollerine eklenir. Cilt lekeleri azalırken bir yandan kollajen üretimi artarak cildin sıkılaşması sağlanır.


DAHA ÇOK HYALURONİK ASİT, DAHA GENÇ VE IŞILTILI BİR CİLT 

Yaz güneşinin kuruttuğu cildiniz Hyaluronik Asit (HA) bazlı, bitki kök hücre deriveleri içeren  Mezoterapi tedavileri ve medikal cilt bakımları ile nemini geri kazanarak daha sağlıklı, ışıltılı ve capcanlı bir görünüm kazanabilir.
Cilt altına (intradermal) ince iğne uçlu özel enjektörler yardımıyla uygulanan Hyaluronik asit , ciltteki hacim kaybını restore ederek ,ince çizgileri gidermek , derin katlantıları doldurmak ve yaşlandıkça yer çekimine bağlı oluşan "yorgun ve mutsuz" görünümü düzeltmek amacıyla mezoterapi tedavi protokolleriyle birlikte uygulanır.
Hyaluronik Asit (HA) cildin dermis tabakasında bulunduğu alanda molekül çapının yaklaşık 1000 (bin) katı kadar su tutarak cildin gerginliğini ve ışıltısını sağlama potansiyeline sahiptir.
Dudak çevresi, kaş arası,alın, malar bölge (elmacık kemikleri) ,yüz ovali, çene ucu, dekolte ve el üstünde klinik şartlarda ve işin ehli hekimler tarafından güvenle uygulanabilen HA deriveleri , Aquashine (cilt altı vitamin enjeksiyonları) ile birlikte cildin temel sağlığını ve bakımını sağlamada uygulaan altın standart tedaviler arasında yer almaktadır.

Dr.Pelin Taşkıran
Medikal Estetik Hekimi